Bugün Sıradan Bir Gün Değil

Her başlangıç beraberinde heyecan, mutluluk ve farklı duygular taşır. Hele bu başlangıç okulun ilk günüyse geriye bir de sevinç ve mutluluk kalır.

8 Eylül’de Anasınıflarımız 9 Eylül’de de 1.sınıflarımız Özel Ankara Maya İlk ve Ortaokulu çatısı altında ilk günlerini yaşadılar. Rengârenk kıyafetleri ve gülen yüzleriyle Maya’ya yenilikler mutluluklar getirdiler.

Sözü asıl sahibine bırakarak okulun ilk gününü onların ağzından dinleyelim.

Bugün sıradan bir gün değil.

Dün akşam annemle babam beni Maya Ülkesi denen bir yere götüreceklerini söylediler. Burası çocukların hayallerinin gerçek olduğu bir masal diyarıymış. Heyecandan zar zor uyudum. Sabah ilk defa kendi kendime kalktım.

Madem bir masal ülkesine gidiyordum öyleyse dolabımdaki en güzel kıyafeti giymeliydim. Dakikalarca düşündüm. Yüzümü yıkadım. Kahvaltımı yaptım. Dişlerimi fırçaladım. Seçtiğim en güzel kıyafeti giydim. Artık hayaller ülkesine gitmeye hazırdım. Annem ve babam da neredeyse benim kadar heyecanlı ve benim kadar mutluydular. El ele tutuştuk ve sanki uçar gibi yola koyulduk.  Arabayla giderken babama sürekli: “Daha hızlı sür baba, acele et baba. “dedim.  Sanki yol her zamankinden daha uzun, daha ulaşılmaz geliyordu bana. Arabadan indik. Annemin elini tutarak Maya Ülkesi’nin kapısına doğru yürümeye başladım. Biraz tedirgindim ama okulum gerçekten de bir hayal dünyasına benziyordu. Maya Ülkesi bugün benim için rengarenk kurdelelerle süslenmişti.

Evet…Bugün sıradan bir gün değildi…

Kapıda adeta masal kitaplarından çıkmış kahramanlara benzeyen güler yüzlü öğretmenler beni bekliyordu. Herkes bana “Hoş geldin!” diyordu. Elimden tutup beni resim çektirmeye götürdüklerinde doğrusu biraz utanmıştım. Onlarca öğretmen içinde bir tanesine daha bir içim ısındı. Nereye gitsem yanımda, gözü üzerimde, sürekli gülümseyen dudaklarıyla ve bana “Yanındayım, güvendesin.” diyen bakışlarıyla o herkesten farklıydı. Benim öğretmenimdi. Elimden tutup bizi sınıfımıza götürdü. Hele sınıfımız… O hayal ettiğimden  daha da güzeldi. Benimdi, benim için süslenmişti, tatil boyunca hep beni beklemişti. Oyuncaklar, boya kalemleri, masal kitapları, resimlerle burası benim için bir masal ülkesi, bir düş bahçesiydi. Sadece benim için değil, beraber olduğum tüm arkadaşlarım için. Kim bilir burada neler oynayacak, her gün ne kadar çok eğlenecek ve neler neler öğrenecektik…

Öğretmenimiz “Şimdi etkinlikler yapacağız.” dedi. Hepimiz bir ağızdan “Yaşasın!” diye bağırdık. Resimler yaptık. Tüm arkadaşlarım ve ben büyük birer ressam olduğumuzu hayal ettik.  Kocaman bir güneşin aydınlattığı gökyüzünün altında hepimiz mutluyduk.   Şimdi sıra büyük bir müzisyen olduğumuzu hayal etmeye gelmişti. Biz dünyanın en güzel sesli korosuyduk. Şarkılarımız göklere yükseldi. Ben tüm dünya çocuklarına en güzel sevgi türkülerini söylemek isterdim. Müzik etkinliği biterken öğretmenimiz bunu ilerde gerçekten yapabileceğimizi söyledi. Çok eğleneceğimizi beden eğitimi öğretmenlerini görünce anlamıştım. Ve biz oyun oynarken sanki dünyanın en başarılı sporcularıydık. Maya Ülkesi’ni çok sevdim. Arkadaşlarımı, bizi karşılayan masal kahramanlarını, sınıfımı…  Sanki tüm yaşadıklarım bir rüyaydı. Gözlerimi ovuşturdum, içimden 3,2,1,0 diye saydım ve gözlerimi açtım.

Maya Ülkesi’nin bir kahramanı olduğumu, tüm yaşadıklarımın bir rüya olmadığını yeteneklerimle hayallerime tutundukça daha da yükseklere çıkabileceğimi artık anladım.

Dedim ya bugün sıradan bir gün değil… Bugün resim yapmayı öğrenmedim, bir ressam olabileceğimi anladım. Bugün sadece bir şarkıyı ezberlemedim. İstersem iyi bir müzisyen olabileceğimi gördüm. Bugün toplara vurmadım. Olimpiyatlarda birinci olacak gücün içimde olduğunu hissettim.

19 Eylül’de okulumun açılmasını heyecanla bekliyorum. Çünkü Maya’da gökten düşen tüm elmalar bizimdi.

Aramıza hoş geldin çocuk…

12
Eyl
2016